Konya'da Kardiyoloji Uzmanı Doktor Ekrem Karakaya'nın görevi başında öldürülmesi ile bir defa daha kriz yaratan sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayı yine ülkenin gündemine oturdu. Aslına bakarsanız bu konuda söylenecek çok söz ve verilecek çok örnek var ama bu olaylar artık sürekli yaşandığı için her defasında aynı şeyleri yazmak anlamsızlaşmaya başladı. İşin acı tarafı ise ülke olarak artık bu tür haberlere alıştık. Sağlık çalışanlarının özellikle pandemi döneminde gösterdikleri fedakarlıklar ve insan üstü çabaları kimse tarafından inkâr edilemez. Ayrıca yaptıkları işin kutsallığı da var çünkü insan sağlığıyla ilgileniyorlar ve insan hayatı kurtarıyorlar. Hal böyleyken hem çok zor koşullarda çalışıyor olmaları hem de yaptıkları işin maddi olarak karşılığını alamamaları işlerini ve yaşantılarını daha da zorlaştırıyor.
Ancak ben bu olaya sadece sağlık çalışanları tarafından bakmıyorum ve olayı iki yönlü düşünerek bir sonuca varmaya çalışıyorum. Şimdi yazacaklarım yaşanan bu son hadiseyle alakalı değil ve belki sağlık çalışanları bana biraz kızabilir ama bana göre bu yazacaklarım tamamen hakikat.
Bildiğiniz gibi ülkemizde hem devlet hastaneleri hem de özel hastaneler sağlık hizmeti sunuyor. Devlet hastanelerinin genelinde vatandaş randevu bulmadaki zorluklardan, sağlık çalışanlarının ilgisiz ve kaba davranışlarından, yeteri kadar hizmet alamamaktan, vb. konulardan sürekli şikayetçiler. Aslına bakarsanız hastalara gerçekten kötü davranan sağlık çalışanları da var ve bu durum gerçekten de hastalar ve hasta yakınları için çok üzücü hatta onur kırıcı olabiliyor. Sonuçta beş parmağın beşi de bir değil. Hastalara ve hasta yakınlarına kötü davranan sağlık çalışanları olduğu gibi çok daha fazla sayıda sağlık çalışanı ise hakikaten tüm zorluklara rağmen iyi niyetle ve profesyonelce yaklaşım sergileyip insan sağlığı için hizmet veriyorlar. Şimdi arada hastalara ve hasta yakınlarına kötü davranan sağlık çalışanları var diye bütün sağlık çalışanlarını aynı kefeye koyup kötü ilan etmemiz mümkün değil. Dolayısıyla bu ayırımı yapabilmemiz ve önyargı oluşturmamamız oldukça önemli.
Aynı şekilde hastalar ve hasta yakınları arasında da sağlık çalışanlarına karşı sebepsiz yere kaba davranan, bağıran, hakaret eden, saldıran hatta canlarına bile kast edenler var. Zaten zor koşullarda ve çok yoğun şekilde çalışan sağlık çalışanları da maalesef hak etmedikleri bu muamelelere sıkça maruz kalıyorlar. Son yaşanan olay da bunun örneklerinden sadece biri. Mesela ben defalarca şahit olduğum klişe bir tepkiden çok rahatsız oluyorum. Hasta veya hasta yakını, doktora ya da hemşireye hem hakaret ediyorlar hem de bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz maaşınızı biz ödüyoruz diyorlar. Bu teknik olarak doğru bile olsa bu nasıl bir hitap şeklidir, nasıl bir mantık ve zihniyettir çözebilmiş değilim. Bir sağlık çalışanı olmadığım halde bu sözler beni bile çileden çıkartıyor. Sonuçta sağlık çalışanları da bizim gibi etten ve kemikten insanlar, onların da duyguları var ve bu tür davranışlardan onlar da çok olumsuz etkileniyorlar.
Bir de yazımın ilk bölümünde bahsettiğim gibi ülkemizde aynı zamanda özel sağlık kuruluşları da var ve bunların ilgi oranları ise o hastanenin pahalılık derecesine göre artıyor. Şöyle ki; bir hastane ne kadar pahalı ise size sunulan hizmette o kadar kaliteli oluyor ve size karşı inanılmaz bir nezaket olduğunu görüyorsunuz. Tabi insanlar da bunun aslında sadece ödenen parayla ilişkili bir durum olduğunu düşünüyorlar ama yanılıyorlar.
Özel hastanelerde hizmet alan hasta sayısı devlet hastanelerinde hizmet alanlardan çok daha az. Yani bir doktor devlet hastanesine oranla daha az hastayla ve daha az hasta yakınıyla muhatap oluyor ayrıca maddi olarak devlet hastanesindeki meslektaşından da daha tatmin edici bir gelir elde ediyor. Hal böyle olunca da mesleğini icra ederken daha rahat ve daha yüksek performansla hastaya yaklaşıyor.
Şimdi burada kısa bir örnekle olayı daha anlaşılır hale getirebiliriz. Mesela İsveç, Finlandiya ya da Norveç gibi ülkelerde doktorların günlük baktıkları hasta sayıları 10 - 12 gibi normal bir rakam. Üstelik bu bahsettiğim özel değil devlet hastanesi. Ha böyle olunca buralardaki doktorlar hastalarıyla yeterli zamana sahip olarak detaylıca ilgilenebiliyorlar ayrıca elde ettikleri kazançla da oldukça güzel bir yaşam sürebildikleri için işlerinden ve hayatlarından oldukça memnunlar. Bu doktorlar ayrıca mesleki gelişimleri için de kendilerine zaman ayırabiliyorlar ve sosyal yaşantılarından da fedakârlık yapmak zorunda kalmıyorlar. Böyle bir durumda da o doktor sizi gelip bekleme salonundan tokalaşarak ve hoş geldiniz diyerek güler yüzle karşılıyor.
Elbette mevcut nüfus, hasta ve hastane sayıları, eldeki doktor ve hemşire sayısı, ekonomik durum Türkiye için sağlık sisteminde bu yüksek kalite seviyelerine ulaşmayı engelliyor. Ayrıca sağlık sistemimizde de sağlık çalışanlarını maalesef mutsuz edecek birçok eksiklik ve yanlışlık bulunuyor. Böyle bir ortamda da kaliteli bir hizmet sunmak gerçekten çok zor.
Sağlık çalışanlarına yönelik sözlü ve fiziki şiddetin ağır şekilde cezalandırılması elbette önemli ama bu durum hasta ve hasta yakınlarını da korunmasız bırakıyor. Çünkü her sağlık çalışanı maalesef işini severek yapmıyor ve arada az sayıda da olsa haksız yere hasta ve hasta yakınlarına kötü davrananlar oluyor. Bu az sayıdaki sağlık çalışanı bir de hukuki olarak kendilerine tanınan imtiyazları hasta ve hasta yakınları üstünde kullandıklarında durum daha da kötü bir hal alıyor hatta şiddet olayları yaşanmasına bile sebep oluyor.
Esas yapılması gereken sağlık çalışanlarının üzerindeki yükü ve baskıyı azaltmak, mesleki gelişimlerini arttırabilmeleri için gerekli zaman ve ortamları hazırlamak, maddi olarak onları desteklemek ve en önemlisi sosyal yaşantılarının sekteye uğramamasını sağlamaktır. Psikolojik olarak kendisini rahat ve mutlu hissetmeyen bir doktordan ya da hemşireden güler yüz ve yüksek performans beklemek hiç mantıklı değil.
Hasta ve hasta yakınlarıyla ilgili ise ilk olarak hastanelerin acil bölümlerine gelen ama acil olmayan %99'luk kesime bir çözüm bulmak, hastaların sağlık hizmetlerine hızlı ve rahat şekilde erişebilmelerini sağlamak, insanların sağlık çalışanlarının doğa üstü güçleri olmadığını anlamalarını sağlamak ve çocuk yaştan itibaren ülkemizde bu konuyla alakalı eğitimin verilmesini sağlamak gerekiyor.
Sonuç olarak günde 100 küsür hastaya bakan bir doktor ve hemşireden ilgi, alaka ve performans bekleyemezsiniz. Aynı şekilde canı yanan bir hastadan ve hasta yakınından da önce ona kötü davranıp sonra sakin olmasını bekleyemezsiniz. Bu bir paradoks değil sadece sistem sorunu ve emin olun çözülebilir.