FETÖ - CHP İŞBİRLİĞİ

Gündem 08.06.2022 - 15:03, Güncelleme: 08.06.2022 - 15:03 4487+ kez okundu.
 

FETÖ - CHP İŞBİRLİĞİ

FETÖ - CHP İŞBİRLİĞİ
Eğer bugün millet meclisinde, ‘’İçinizde terör örgütleriyle hiçbir bağı olmayan partiler kürsüye çıkıp FETÖ’yü-PKK'yı suçlasın’’ dense, o kürsü de sadece MHP konuşur... Yazıya başlamadan önce, FETÖ’yü kısaca tanıyalım. 1970’li yıllardan itibaren örgütlenmeye başlayan, 1980 darbesiyle birlikte kadrolaşan, 1990’lı yıllardan itibaren şirketleşen, 2000’li yıllardan itibaren ise artık ülkede güç konumuna gelen bir terör örgütüdür. Fethullah Gülen’in örgüt içerisindeki doğum tarihi 10 Kasım 1938’dir. Aslında FETÖ’cuların, 1942 doğumlu olan Fethullah’ın 10 Kasım 1938 tarihini doğum günü kabul etmelerinin en büyük nedeni, Atatürk’ü deccal olarak görmeleri ve ‘’karanlık bir devrin kapanıp Aydınlık devrin başlangıcı’’ olarak kabul etmeleridir. 1971 yılında Vehbi Koç’un evinde F. Gülen-Fuat Doğu(O Dönemin Mit Müsteşarı)-Yaşar Tunagür (O dönemin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı-CİA Ajanı) ve TSK mensubu bazı üst düzey subaylar toplantı yapmışlar, CİA-MİT desteğinin Komünizmle Mücadele Derneğine verilmesi ve bu derneğin korunup kollanması kararı alınmıştı. 12 Eylül 1980 darbesinin teğet geçtiği F. Gülen’in CIA ile işbirliğini bu defa Kasım Gülek sağladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde CIA başkanlığı da yapan Morton Abramowitz’in desteğiyle FETÖ, Turgut Özal-Süleyman Demirel-Tansu Çiller-Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit ile yakın ilişki kurarak örgütün ekonomik olarak güçlenmesini gerçekleştirmiştir. 2000’li yıllara gelindiğinde artık ülke siyasetini dizayn etme görevi verilen FETÖ, ilk olarak ABD karşıtlığı ve devletçi politikalarıyla bilinen ve F Tipi örgütlenmeye savaş açıp 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmesine engel olan CHP genel başkanı Deniz Baykal ve MHP’li vekillere kaset kumpasları kurmuş, Baykal’ı koltuğundan ederek K. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasını sağlamıştır. Peki Kılıçdaroğlu’nu nasıl genel başkan yaptılar? Baykal ile ilgili kaset basına ve malum sitelere servis edilmeden önce, CHP genel başkanlığı için ilk teklif Umut Oran’a yapılıyor. Beşiktaş-Kabataş’ta yapılan görüşmede, bir CIA ajanı ve Merhum Erol Olçok’un (Erol Olçok 15 Temmuz darbe girişimde FETÖ tarafından şüpheli bir şekilde öldürüldü ve AK Parti bir daha seçim kampanyalarında aynı başarıyı yakalayamadı) ortağı da bulunuyor. Umut Oran, kendisine yapılan genel başkanlık teklifini etik ve ahlaki bulmayarak reddediyor. Aynı ekip bu defa teklifi, Kemal Kılıçdaroğlu’na Üsküdar’da eski SHP’li ilçe başkanının iki katlı müstakil evinde götürüyor ve Kılıçdaroğlu teklifi kabul ediyor. Derhal algı operasyonlarına başlayan ekip önce Kılıçdaroğlu’nu canlı yayınlarda parlatıp, (Özellikle M. Gökçek karşısında) sonrasında İBB başkan adayı yaptırıyor. Yapılan yerel seçimde oyları çalındığı için kaybeden mazlum konumuna sokulan Kılıçdaroğlu artık CHP tabanında karşılık görüyor.(2009 yerel seçimlerini yeniden inceleyin, o gece neler olup bittiğini anlarsınız.) Artık gereken kamuoyu oluşturulmuştur ve Baykal’ın seks kaseti piyasaya sürülebilir… Kaset olayı patladığında eli kolu bağlanan CHP, Baykal’ın istifasıyla birlikte Kılıçdaroğlu’nu genel başkan seçmek zorunda bırakılıyor. İşte FETÖ’nün CHP üzerindeki tahakkümü tam da bundan sonra başlıyor. Bir tarafta Eren Erdem, Faik Tunay (milletvekilliği süresinde 4 kez Fethullah Gülen’i ziyaret etti), Mahmut Tanal (Mahmut Tanal-Gürsel Tekin-Yargıtay Dosyası ilişkisini araştırın) parti içinde kendilerine yer bulurken öte tarafta partinin can damarı olan İstanbul İl Başkanlığına ‘’CHP vakıf olsun’’ diyen 10 Aralık hareketinin fikir babalarından Oğuz Kaan Salıcı getiriliyordu. Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinde milletvekili listelerine fazla müdahale edememiş ve seçimden hemen sonra aldığı talimatla özel kalem müdürlüğüne Tuncay Ceylan’ı getirmiştir. Tuncay Ceylan’ın adı FETÖ’nün belediyeler imamı olarak adlandırılan Erkan Karaaslan ile sık sık geçmektedir. Yine, Erkan Karaaslan’ı CHP’li belediyelere götüren-tavsiye eden-iş yaptırtan bizzat Tuncay Ceylan’ın kendisidir. İnanmayanlar, eski yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Veli Ağbaba’ya sorabilirler… O dönemde bir taraftan ben Ergenekon’un avukatıyım diyen Kılıçdaroğlu, perde arkasında FETÖ’nün her emrini yerine getirmekten geri durmadı. Kendisi STV’de yayınlara katılırken, Mahmut Tanal Bank Asya önünde nöbet tutuyor, Barış Yarkadaş abisi Gürsel Tekin’in Yargıtay dosyasındaki bazı evrakları bertaraf edenlere himmet etmek adına Bugün gazetesi önünde eylem yapıyordu. Yine, Bugün tv’de FETÖ’ye yapılan operasyonları kınayan Şafak Payev’i, Zaman gazetesi önünde destek eylemleri yapan Eren Erdem-TR 705 kodlu Sezgin Tanrıkulu’yu bu millet unutmadı. Elinde tuttuğu Zaman gazetesiyle basına poz veren Kılıçdaroğlu, böylece CHP tabanının FETÖ’ye olan düşmanlığını kırmaya çalışıyordu. Balyoz davası mağduru Dursun Çiçek bu rahatsızlığı defalarca dile getirse de onu kimse dinlemedi. Edirne imamıyla defalarca görüşen Recep Gürkan’dan tutunda, Urla belediye başkanına kadar birçok isim FETÖ ile temas halindeydi. 15 Temmuz darbe gecesi darbecilere karşı gelmek için sokaklara çıkan vatandaşlara evlerine dönmeleri çağrısını yapan Mahmut Tanal’ın attığı tweeti de unutmadı bu millet. CHP milletvekili Aykan Erdemir’in FETÖ toplantılarına katılışını ve sonrasında ABD’ye kaçtığını hangi CHP’li unutur. (FETÖ firarisi 24. dönem CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir,  Demokrasileri Koruma Vakfı'ndan Washington'dan geldi. 2-3 sene burada kaldı, tekrar geri döndü. Bu vekil o vakıfta kıdemli analist ‘ti. (Demokrasileri Koruma Vakfı; CIA başkanının en sık ziyaret edip konuşma yaptığı yer.) Amerika'da kıdemli analist Aykan Erdemir’i CHP Heyeti 26 Mayıs'ta ABD’ye giderek ziyaret etmişlerdi. Acaba Aykan Erdemir'le orada ne konuştular? FETÖ'den 10 yıl 6 ay hapis cezası alan ve binlerce kez Bylock'a giriş yaptığı tespit edilen Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski başdanışmanı Fatih Gürsul'u masum ilan eden CHP İstanbul il başkanı kim sizce? Man Adası ve Mit tırları belgelerini Kılıçdaroğlu hangi FETÖ’cülerden aldı, hiç kendinize sordunuz mu? Adana mitinginde, rahmetli Türkan Saylan’ın kadın pazarlayıcısı olduğunu iddia edecek kadar alçalan Nazlı Ilıcak için Kılıçdaroğlu özgürlük isteyip alkışlatmadı mı sizleri? Peki ya ‘’Adalet ‘’ yürüyüşü? CHP imamı Enis Berberoğlu için yapılan bu yürüyüşün asıl amacı neydi? Yoksa Enis Berberoğlu eğer tahliye edilmezse gerçeği açıklayacağını Kılıçdaroğlu’nun kulağına mı fısıldamıştı? Evet, Enis Berberoğlu gerçeği açıklasaydı, mit tırları belgelerini Kılıçdaroğlu’ndan alarak Can Dündar’a verdiğini ve aynı gün Can Dündar’a Alman Konsolosluğundan pasaport temin edildiğini, haberin yayınlanmasının hemen ardından Can Dündar’ın o pasaportla Almanya’ya kaçacağını söyleyecekti. Oysa hem Enis Berberoğlu hemde Can Dündar yanılmışlardı. Çünkü FETÖ’nün tezgahı çok farklıydı. Can Dündar hapse girecek ve Avrupa da Türkiye aleyhine ‘’hapisteki FETÖ’cü gazetecilere özgürlük’’ kampanyaları başlatılacaktı. Nitekim öyle de oldu, PKK-YPG Almanya sözcüsü ve Alman milletvekili olan Sevim Dağdelen devreye sokularak 130 Alman vekilinden imza alınıp Can Dündar ve Erdem Gül’ün derhal serbest bırakılmasını aksi takdirde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını söylediler. Bu tehdidin hemen akabinde serbest kalan Can Dündar o Alman pasaportuyla kaçtı ve yanında da bugün Adalar belediye başkanlığı yapan Erdem Gül vardı. Her seçim öncesi Almanya’ya giderek, Sevim Dağdelen denen Türk düşmanı Alman vekilden talimatlar alan Kılıçdaroğlu’nun ülkeye döndüğünde bu talimatları yerine getirdiğini aklı olan herkes biliyor. 176 kurultay delegesiyle CHP’ye hakim olan İstanbul, 2011 yılından günümüze hep FETÖ’nün kontrolünde oldu. Oğuz Kaan Salıcı’nın milletvekili yapılmasının ardından göreve gelen Cemal Canpolat FETÖ’nün cami-cemevi projesinin taşeronlarındandır. Onun yerine seçilen Canan Kaftancıoğlu ise Oğuz Kağan Salıcı’nın piyonluğunu yapmaktan öteye gidememiştir. Soyadından başka hiçbir vasfı olmayan Kaftancıoğlu, Atatürk aleyhtarlığı yapmaktan geri durmamış, öldürülen HDP’li teröristlere ağıtlar yakmış, 10 Şubat 2010 tarihli zaman gazetesinde Ergenekon-Balyoz operasyonlarına destek vererek, ‘’Bugünleri görebilmek için 30 yıl acı çektik’’ diyecek kadar halk düşmanıdır. ABD’de yapılan ve FETÖ mensuplarının katıldıkları kahvaltıları, Almanya ve Fransa’da yapılan gizli toplantıları da bir başka sefere sizlere aktaracağım. Şimdi sizlerin ‘’ FETÖ sadece CHP’de mi vardı?’’ gibi abuk subuk sözlerini duyar gibiyim. Her parti kendi içerisindeki FETÖ yandaşlarını derhal temizlemeli, CHP’yi kenara ayırmadan.
FETÖ - CHP İŞBİRLİĞİ

Eğer bugün millet meclisinde, ‘’İçinizde terör örgütleriyle hiçbir bağı olmayan partiler kürsüye çıkıp FETÖ’yü-PKK'yı suçlasın’’ dense, o kürsü de sadece MHP konuşur...

Yazıya başlamadan önce, FETÖ’yü kısaca tanıyalım.

1970’li yıllardan itibaren örgütlenmeye başlayan,

1980 darbesiyle birlikte kadrolaşan,

1990’lı yıllardan itibaren şirketleşen,

2000’li yıllardan itibaren ise artık ülkede güç konumuna gelen bir terör örgütüdür.

Fethullah Gülen’in örgüt içerisindeki doğum tarihi 10 Kasım 1938’dir. Aslında FETÖ’cuların, 1942 doğumlu olan Fethullah’ın 10 Kasım 1938 tarihini doğum günü kabul etmelerinin en büyük nedeni, Atatürk’ü deccal olarak görmeleri ve ‘’karanlık bir devrin kapanıp Aydınlık devrin başlangıcı’’ olarak kabul etmeleridir.

1971 yılında Vehbi Koç’un evinde F. Gülen-Fuat Doğu(O Dönemin Mit Müsteşarı)-Yaşar Tunagür (O dönemin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı-CİA Ajanı) ve TSK mensubu bazı üst düzey subaylar toplantı yapmışlar, CİA-MİT desteğinin Komünizmle Mücadele Derneğine verilmesi ve bu derneğin korunup kollanması kararı alınmıştı.

12 Eylül 1980 darbesinin teğet geçtiği F. Gülen’in CIA ile işbirliğini bu defa Kasım Gülek sağladı.

1990’lı yıllara gelindiğinde CIA başkanlığı da yapan Morton Abramowitz’in desteğiyle FETÖ, Turgut Özal-Süleyman Demirel-Tansu Çiller-Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit ile yakın ilişki kurarak örgütün ekonomik olarak güçlenmesini gerçekleştirmiştir.

2000’li yıllara gelindiğinde artık ülke siyasetini dizayn etme görevi verilen FETÖ, ilk olarak ABD karşıtlığı ve devletçi politikalarıyla bilinen ve F Tipi örgütlenmeye savaş açıp 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmesine engel olan CHP genel başkanı Deniz Baykal ve MHP’li vekillere kaset kumpasları kurmuş, Baykal’ı koltuğundan ederek K. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasını sağlamıştır.

Peki Kılıçdaroğlu’nu nasıl genel başkan yaptılar?

Baykal ile ilgili kaset basına ve malum sitelere servis edilmeden önce, CHP genel başkanlığı için ilk teklif Umut Oran’a yapılıyor. Beşiktaş-Kabataş’ta yapılan görüşmede, bir CIA ajanı ve Merhum Erol Olçok’un (Erol Olçok 15 Temmuz darbe girişimde FETÖ tarafından şüpheli bir şekilde öldürüldü ve AK Parti bir daha seçim kampanyalarında aynı başarıyı yakalayamadı) ortağı da bulunuyor. Umut Oran, kendisine yapılan genel başkanlık teklifini etik ve ahlaki bulmayarak reddediyor. Aynı ekip bu defa teklifi, Kemal Kılıçdaroğlu’na Üsküdar’da eski SHP’li ilçe başkanının iki katlı müstakil evinde götürüyor ve Kılıçdaroğlu teklifi kabul ediyor. Derhal algı operasyonlarına başlayan ekip önce Kılıçdaroğlu’nu canlı yayınlarda parlatıp, (Özellikle M. Gökçek karşısında) sonrasında İBB başkan adayı yaptırıyor. Yapılan yerel seçimde oyları çalındığı için kaybeden mazlum konumuna sokulan Kılıçdaroğlu artık CHP tabanında karşılık görüyor.(2009 yerel seçimlerini yeniden inceleyin, o gece neler olup bittiğini anlarsınız.)

Artık gereken kamuoyu oluşturulmuştur ve Baykal’ın seks kaseti piyasaya sürülebilir…

Kaset olayı patladığında eli kolu bağlanan CHP, Baykal’ın istifasıyla birlikte Kılıçdaroğlu’nu genel başkan seçmek zorunda bırakılıyor.

İşte FETÖ’nün CHP üzerindeki tahakkümü tam da bundan sonra başlıyor.

Bir tarafta Eren Erdem, Faik Tunay (milletvekilliği süresinde 4 kez Fethullah Gülen’i ziyaret etti), Mahmut Tanal (Mahmut Tanal-Gürsel Tekin-Yargıtay Dosyası ilişkisini araştırın) parti içinde kendilerine yer bulurken öte tarafta partinin can damarı olan İstanbul İl Başkanlığına ‘’ CHP vakıf olsun’’ diyen 10 Aralık hareketinin fikir babalarından Oğuz Kaan Salıcı getiriliyordu.

Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinde milletvekili listelerine fazla müdahale edememiş ve seçimden hemen sonra aldığı talimatla özel kalem müdürlüğüne Tuncay Ceylan’ı getirmiştir. Tuncay Ceylan’ın adı FETÖ’nün belediyeler imamı olarak adlandırılan Erkan Karaaslan ile sık sık geçmektedir. Yine, Erkan Karaaslan’ı CHP’li belediyelere götüren-tavsiye eden-iş yaptırtan bizzat Tuncay Ceylan’ın kendisidir. İnanmayanlar, eski yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Veli Ağbaba’ya sorabilirler…

O dönemde bir taraftan ben Ergenekon’un avukatıyım diyen Kılıçdaroğlu, perde arkasında FETÖ’nün her emrini yerine getirmekten geri durmadı.

Kendisi STV’de yayınlara katılırken, Mahmut Tanal Bank Asya önünde nöbet tutuyor, Barış Yarkadaş abisi Gürsel Tekin’in Yargıtay dosyasındaki bazı evrakları bertaraf edenlere himmet etmek adına Bugün gazetesi önünde eylem yapıyordu. Yine, Bugün tv’de FETÖ’ye yapılan operasyonları kınayan Şafak Payev’i, Zaman gazetesi önünde destek eylemleri yapan Eren Erdem-TR 705 kodlu Sezgin Tanrıkulu’yu bu millet unutmadı.

Elinde tuttuğu Zaman gazetesiyle basına poz veren Kılıçdaroğlu, böylece CHP tabanının FETÖ’ye olan düşmanlığını kırmaya çalışıyordu.

Balyoz davası mağduru Dursun Çiçek bu rahatsızlığı defalarca dile getirse de onu kimse dinlemedi.

Edirne imamıyla defalarca görüşen Recep Gürkan’dan tutunda, Urla belediye başkanına kadar birçok isim FETÖ ile temas halindeydi.

15 Temmuz darbe gecesi darbecilere karşı gelmek için sokaklara çıkan vatandaşlara evlerine dönmeleri çağrısını yapan Mahmut Tanal’ın attığı tweeti de unutmadı bu millet.

CHP milletvekili Aykan Erdemir’in FETÖ toplantılarına katılışını ve sonrasında ABD’ye kaçtığını hangi CHP’li unutur. ( FETÖ firarisi 24. dönem CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir,  Demokrasileri Koruma Vakfı'ndan Washington'dan geldi. 2-3 sene burada kaldı, tekrar geri döndü. Bu vekil o vakıfta kıdemli analist ‘ti. (Demokrasileri Koruma Vakfı; CIA başkanının en sık ziyaret edip konuşma yaptığı yer.) Amerika'da kıdemli analist Aykan Erdemir’i CHP Heyeti 26 Mayıs'ta ABD’ye giderek ziyaret etmişlerdi. Acaba Aykan Erdemir'le orada ne konuştular?

FETÖ'den 10 yıl 6 ay hapis cezası alan ve binlerce kez Bylock'a giriş yaptığı tespit edilen Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski başdanışmanı Fatih Gürsul'u masum ilan eden CHP İstanbul il başkanı kim sizce?

Man Adası ve Mit tırları belgelerini Kılıçdaroğlu hangi FETÖ’cülerden aldı, hiç kendinize sordunuz mu?

Adana mitinginde, rahmetli Türkan Saylan’ın kadın pazarlayıcısı olduğunu iddia edecek kadar alçalan Nazlı Ilıcak için Kılıçdaroğlu özgürlük isteyip alkışlatmadı mı sizleri?

Peki ya ‘’Adalet ‘’ yürüyüşü?

CHP imamı Enis Berberoğlu için yapılan bu yürüyüşün asıl amacı neydi? Yoksa Enis Berberoğlu eğer tahliye edilmezse gerçeği açıklayacağını Kılıçdaroğlu’nun kulağına mı fısıldamıştı? Evet, Enis Berberoğlu gerçeği açıklasaydı, mit tırları belgelerini Kılıçdaroğlu’ndan alarak Can Dündar’a verdiğini ve aynı gün Can Dündar’a Alman Konsolosluğundan pasaport temin edildiğini, haberin yayınlanmasının hemen ardından Can Dündar’ın o pasaportla Almanya’ya kaçacağını söyleyecekti. Oysa hem Enis Berberoğlu hemde Can Dündar yanılmışlardı. Çünkü FETÖ’nün tezgahı çok farklıydı. Can Dündar hapse girecek ve Avrupa da Türkiye aleyhine ‘’hapisteki FETÖ’cü gazetecilere özgürlük’’ kampanyaları başlatılacaktı. Nitekim öyle de oldu, PKK-YPG Almanya sözcüsü ve Alman milletvekili olan Sevim Dağdelen devreye sokularak 130 Alman vekilinden imza alınıp Can Dündar ve Erdem Gül’ün derhal serbest bırakılmasını aksi takdirde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını söylediler. Bu tehdidin hemen akabinde serbest kalan Can Dündar o Alman pasaportuyla kaçtı ve yanında da bugün Adalar belediye başkanlığı yapan Erdem Gül vardı. Her seçim öncesi Almanya’ya giderek, Sevim Dağdelen denen Türk düşmanı Alman vekilden talimatlar alan Kılıçdaroğlu’nun ülkeye döndüğünde bu talimatları yerine getirdiğini aklı olan herkes biliyor.

176 kurultay delegesiyle CHP’ye hakim olan İstanbul, 2011 yılından günümüze hep FETÖ’nün kontrolünde oldu. Oğuz Kaan Salıcı’nın milletvekili yapılmasının ardından göreve gelen Cemal Canpolat FETÖ’nün cami-cemevi projesinin taşeronlarındandır. Onun yerine seçilen Canan Kaftancıoğlu ise Oğuz Kağan Salıcı’nın piyonluğunu yapmaktan öteye gidememiştir. Soyadından başka hiçbir vasfı olmayan Kaftancıoğlu, Atatürk aleyhtarlığı yapmaktan geri durmamış, öldürülen HDP’li teröristlere ağıtlar yakmış, 10 Şubat 2010 tarihli zaman gazetesinde Ergenekon-Balyoz operasyonlarına destek vererek, ‘’Bugünleri görebilmek için 30 yıl acı çektik’’ diyecek kadar halk düşmanıdır.

ABD’de yapılan ve FETÖ mensuplarının katıldıkları kahvaltıları, Almanya ve Fransa’da yapılan gizli toplantıları da bir başka sefere sizlere aktaracağım.

Şimdi sizlerin ‘’ FETÖ sadece CHP’de mi vardı?’’ gibi abuk subuk sözlerini duyar gibiyim. Her parti kendi içerisindeki FETÖ yandaşlarını derhal temizlemeli, CHP’yi kenara ayırmadan.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetesondakika.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.