GÜCÜNÜZ SADECE MAZLUMLARA MI YETİYOR?

Maalesef Adalar'da üç dönemdir tepeden inme adaylarla hep daha kötüye giden bir tabloyla karşı karşıyayız. Bugün gelinen noktada Adalar Belediyesi kurumsal kimliğini tamamen kaybetmiş, hiyerarşik yapısı yok olmuş, liyakatten eser kalmamış ve en vahimi partisinin ilkelerine tamamen ters düşer bir hale gelmiştir. Adalar Belediyesi kurulduğu 1984 yılından bugüne gelmiş geçmiş en vizyonsuz ve sorunlu iki belediye başkanına ve onlardan daha beter başkan yardımcılarına son iki dönemdir katlanmak zorunda kalmıştır. İçinde bulunduğumuz dönemin meclis üye profili ise Av. Muzaffer Bey ve İsmail Bey haricinde hakikaten içler acısı diyebiliriz.

Son üç dönemde Adalar Belediyesi'nin skandalları artarak devam etmekte. Özellikle kaçak yapılaşma, işgaller, ruhsat konuları, akçeli işler, şaibeli ihaleler, hukuka aykırı uygulamalar her geçen gün artarak devam ediyor. Bunlar da yetmezmiş gibi siyasilerin özel hayatlarındaki rahatsız edici olaylar bile ulusal basına yansımış durumda. İşin ilginç tarafı ise üç dönemdir Adalılar ısrarla bu zihniyete sahip çıkarak yeniden ve yeniden bu kişilere görev vermiş durumda. İşte tam bu sebeple yönetimi elinde bulunduranlar da azıttıkça azıttı ve artık haksızlığın, hukuksuzluğun hatta vicdansızlığın zirvesine çıktılar.

Bunlardan sonuncusu ise geçtiğimiz gün Kınalıada'da yaşanan üzücü bir olaydı. Bu olayla ilgili daha önce kısa bir açıklama yaparak durumu sizlerle paylaşmıştım ama yaşananları bugün biraz daha detaylı olarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Kınalıada'da tüm Adalıların bildiği ve gördüğü kaçak yapılar, ruhsatsız işletmeler ve işgaller mevcut. Elbette bunların hepsi yeni olmadı ancak bu dönem biraz azıtıldığı da bilinen bir gerçek. Yapılan şikayetler sadece Adalar Belediyesine değil CİMER ve Adalar Kaymakamlığı'na da iletildiği için Adalar Belediyesi bazen görev yapıyor izlenimi vermek zorunda kalıyor. Kınalıada'da olan da tam olarak buydu. Kınalıada ile ilgili şikayetler sonrasında çok daha fazla yer olmasına rağmen sadece 12 yer için bir inceleme yapılıyor ve bu inceleme yazılı olarak belediyede ilgili müdür, başkan yardımcısı ve başkanın önüne koyuluyor. Bu 12 yer için işlem yapılmak üzere Adalar Belediyesi Zabıtaları takviye olarak gelen Çevik Kuvvet Polisleri nezaretinde işlem yapmak üzere sahaya iniyorlar. Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibi diyebiliriz. Ancak Kınalıada'ya gidildiğinde her ne oluyorsa bir telefon trafiği başlıyor ve aralarında ruhsatsız işletmelerin ve kaçak yapıların da olduğu yerlerin hiçbirine uygulama yapılmıyor. Bu 12 yerin yazılı olduğu listede sadece 5. sırada yer alan yaşlı bir amcamıza kaldırımı işgal ettiği gerekçesiyle işlem yapılıyor ve sattığı eşyalar, vs. kaldırılıyor. Onu şikayet eden kodamanlara da işlem yapılması gereken durumlar mevcut olmasına rağmen Belediye içerisindeki adamları sayesinde listeye adları bile girmiyor elbette.

Şimdi esasen bu yaşlı amcamıza yapılan uygulama doğru ve hukuka uygun bir işlem ancak ortada çok büyük bir haksızlık var o da şu; işlem yapılacak 12 yerin 11'ine işlem yapılmıyor ama aralarındaki en mazlum ve maddi olarak güçsüz olan yaşlı amcamıza işlem yapılıyor. Yapılan uygulama böylece hukuka uygunluktan çıkıyor ve eşitlik ilkesinin ihlali olarak bir hukuksuzluğa dönüşüyor. Bu arada işlem yapılmayan diğer 11 yer ise hep kodaman tayfası. Haliyle insan burada sormadan edemiyor; Sizin gücünüz bir tek mazlumlara mı yetiyor? Kodamanlara neden bir şey yapamıyorsunuz?

Tabi bu olay yaşandığında biz hemen tepkimizi koyup ilgililere ulaşmaya çalıştık. Belediye tarafından telefona cevap veren bile çıkmadı. Sanırım başkan da tatile çıkmış. Başkan yardımcısı ise ne telefonlara ne de mesajlara cevap vermedi. Tabi ortada bir rahatsızlık olduğunu anladıkları için 12 yerden 7'sine göstermelik olarak kağıt üzerinde hemen minik işlemler yaparak kendilerini kurtarma çabasına girmişler. Tabi bu ufak işlemler o kodamanlara da dokunmayacağı için ortada bir sorun kalmamış.

Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir insan kendi ailesine bile torpil yapıp kıyak geçmezken ve her ortamda üstüne basa basa haktan, hukuktan, adaletten, eşitlikten, özgürlükten bahsederken kendi partisinin yönettiği Adalar Belediyesindeki sözde idarecilerin bu yaptıkları Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve partisini de töhmet altında bırakıyor. Daha dün 5'li çeteye rest çeken Kemal Kılıçdaroğlu bu tür torpilli çetelere karşı dimdik duracağını söylerken kendi partisi içerisinde hala böyle haksızlıkların, hukuksuzlukların yapılması oldukça manidar bir durum.

Bizlerin Adalar Belediyesinden ve diğer kamu kurumlarından beklediğimiz adaletin, hukukun herkese eşit olarak uygulanması ve kimsenin kayırılmamasıdır. Adalet herkese eşit dağıtıldığı sürece adalettir, aksi durumda o adalet olmaktan çıkar ve zorbaların kullandığı bir silaha döner.

Yaşanan bu olayla ilgili olarak ilk andan itibaren tepkisini ortaya koyan Kınalıadalı Ozan Narman ise bize oldukça dikkat çekici açıklamalar yaptı. Bu arada Ozan Narman'ın İyi Parti Adalar İlçe Teşkilatında Teşkilat Sorumlusu olması ve Adalar Belediyesinin yanlışlarına dur denilmemesi nedeniyle bu görevinden de istifa etmiş olması bizi ayrıca düşündürdü. İttifak yapmak yanlışların üstünü örtmek anlamına mı geliyor acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

İşte Ozan Narman'ın açıklaması;

Zabıtalar önce yol veriyor sonra yıkıyor. Zabıta karakolunun camından bakınca zaten yeterince kaçak görebiliyorsunuz. Defalarca devriye atarken yapılanların önünden geçiyorlar ama görmek istemiyorlar. Çok şikayet olursa usulen minimum ceza kesip üstlerinden atıyorlar taktik bu. Adamlar 12 mekan listesi yapmış, bu listeye canlarının istediklerini yazmış zabıtalar bazılarını ateşe atmışlar bazılarını liste dışı korumuşlar. Biri onun adamı biri bunun adamı misali. Eskici Ali Amcaya adalar sahip çıkamıyorsa bütün adalar bunun cezasını çeksin. Komşusunun derdiyle dertlenmek lazım insan olabilmek için. Yapılacak şey belli Ali Amcaya sahip çıkmak. Bunu adalı olan Engin başkandan bizzat beklerdim ama olmadı hatta iki gün bekledik. Ali dayıya sahip çıksaydı taktiri alacaktı ama yapmadılar zaten adalet savaşçısı maskesi takan Erdem Gül'den bir beklentimiz yok kendisini telefonla aradım ama cevap vermedi. Tüm adalar halkının ezilenin yanında olmasını bekliyoruz. Ali amca için mağduriyet giderilene kadar mücadele edeceğiz. Biz zarar görmeyiz çünkü hakkı savunuyoruz. En kısa zamanda Ali amcaya belediyenin sahip çıkmasını istiyoruz.

Evet, gördüğünüz gibi Ozan Narman'ın açıklaması ve iddiaları oldukça dikkat çekici.

Bu arada şunu belirtmekte fayda görüyorum; bahse konu olan 12 yer ile ilgili elimizde bir evrak mevcut yani yerler ve yapılması gereken işlemler ile tespit edilen durumlar yazılı olarak bize ulaştırıldı. Bu evrakların bize ulaştırılmasının sebebi ise siyasi idarecilerle kodaman işletmeciler arasında kalan memurlar maalesef görev yapamaz duruma gelmişler çünkü görevlerini yapmaya kalktıklarında hemen mobing uygulanıyor ve hatta ekmekleriyle oynanmaya başlanıyor. Ekmeklerinden olmamak ve mobinge maruz kalmamak için siyasi idarecileri dinleyip görevlerini yapmadıklarında ise kanunen onlar suçlu konumuna düşüyorlar. Kısacası memurlar da arada kalıyorlar ve bu durumdan oldukça rahatsızlar.

Şu an sadece Kınalıada değil tüm adalarda kaçak yapılar, devam eden kaçak inşaatlar, ruhsatsız işletmeler ya da ruhsatıyla alakası olmayan işler yapan yerler, işgaller, kaçak akülüler hat safhaya çıkmış durumda ama maalesef arkası olanlar, parası olanlar, kodamanlar, ensesi kalınlar, yandaşlar, aracılar ve yalakalar gemilerini yürütmeye devam ediyorlar. Arkası olmayan, avanta verecek parası olmayan ve partili olmayanlar ise maalesef hukuk kullanılarak eziliyorlar.

Sevgili Adalılar; bu dönemin sona ermesiyle birlikte Adalar'ın dolu dolu 15 yılı heba edilmiş ve yenmiş olacak. Adalar gibi muazzam bir ilçe şu beğenmediğimiz Arapların elinde olsaydı nasıl olurdu bir düşünün. Komünist Başkan olarak bilinen Fatih Mehmet Maçoğlu gibi biri Adalar'da Belediye Başkanı olsaydı bugün Adalar nasıl olurdu, nereden nereye gelirdik lütfen bir düşünün. Mansur Yavaş gibi biri Adalar'ın başında olsaydı neler kazanırdık bir düşünün. Lütfen artık yerel seçimlerde partizanlık ile değil Adalar'a ve çocuklarınıza hak ettiği hizmeti verebilecek insanlara destek verin.

Saygılarımla.

Serkan GÜNGÖR